22 Ekim 2007 Pazartesi

KAZ DAĞLARI'NI SAVUNMAK " AJANLIK"MIŞ(!)

19 Ekim 2007 tarihli Radikal Gazetesi’ni okuyan Çanakkaleliler ne düşündüler merak ediyorum? O gün Radikal,Enerji Bakanı Hilmi Güler’in, Kaz Dağları’nda altın arama çalışmalarına yönelik açıklamalarını ‘manşet haber’ olarak ilk sayfasına taşımıştı. Manşet üstü olarak; “Enerji Bakanı,çevre ve doğayı savunanları ajanlıkla suçladı.” denilirken;manşette de büyük puntolarla, “Kaz Dağları’nı savunmak dış güçlere alet olmakmış.” ifadesi kullanılmış. Haberin devamı ise şöyle sürüyor; “Enerji Bakanı Hilmi Güler’e göre Kaz Dağları konusunda soru soran ve çözüm öneren ‘herkes’ dış mihrakların etkisi altında.” Yineleyelim: Bakan Güler diyor ki;eğer Kaz Dağları’nı virâneye çevirecek olan uluslararası altın tekellerine karşı çıkarsanız, “ajanlık” yapmış, “dış mihraklar”ın oyununa gelmiş olursunuz. Doğrusu,haberi okuyunca aklıma ilk gelen şey,Nâzım Hikmet’in ünlü “Vatan Hâini” şiiri oldu.Neyse şiiri geçelim. Türkiye’de bilinen bir gerçek var;ne zaman uluslararası sermayenin çıkarları söz konusu olsa,ulusal çıkarları savunanlar,yurtseverler, “ajanlıkla”, “kökü dışarıda olmakla” suçlanmışlardır. Bakan Güler de bugün çevrecilere,doğanın ve ülkenin çıkarlarını ve geleceğini savunanlara karşı;işbirlikçi burjuva politikacılığının en eski,paslı silahını kullanmaya yeltenmektedir. Bugün az-çok okumuş veya siyanürle altın çıkarmanın sonuçlarına tanıklık etmiş hiç kimse,özellikle de Kaz Dağları gibi son derece çeşitli özelliklere sahip bir bölgede altın çıkarılmasına sessiz kalamaz. Eğer aklınızı,vicdanınızı,ruhunuzu emperyalist çıkarlara teslim etmemişseniz. Peki, Hilmi Güler, Kaz Dağları’nı bilmez mi ?Bilir ! Öyle ise,Kaz Dağları’nı savunanların bilmediği,Bakanın bildiği hangi ülke çıkarları söz konusudur ki,karşı çıkanlar “ajanlıkla” suçlanıyor. İnsanın bu ithamlarda bulunabilmesi için “ar damarının” çatlamış olması gerekir. Artık saflar iyice belirginleşmeye başladı.Kaz Dağları’nı savunmak;insanı,doğayı ve hayatı savunmaktır.Ülkeyi,ülkenin çıkarlarını;bugününü ve geleceğini savunmaktır.Yurtsever olmaktır. Çizginin karşı tarafında bilinçli olarak saf tutanları tarih yargılayacaktır. Bir şey daha;Çanakkale’nin ve Kaz Dağları’nın tarihi, “Truva Atları”na karşı verilen mücadeleler üzerinden şekillenmiştir. Yaşadığımız günlerde de çevreciler;emperyalist çıkarları,altın tekellerinin çıkarlarını savunmak için “Truva Atı” rolünü üstlenen gafillerin gerçek niyetlerini anlayacak bilince sahiptir. 27 Ekim’de Cumhuriyet Meydanı’nda,bu bilinç ve kararlılıkla günümüzün “Truva Atları”na bir cevabımız olacak !..
Ensar İlyasoğlu
http://www.canakkaleolay.com/yazar_devam.asp?id=1804&yid=9

Hiç yorum yok: